Canavar

Pazar günü, bir çay bahçesine park ediyor iki arkadaş. Hava billur gibi. Sahil yolu vızır vızır arabadan geçilmiyor. Masada tavşankanı çaylarını içerken sohbet ediyorlar.
Bir canavar mı ne varmış. Hiç duydun mu ? Yoo, öyle miymiş. İskoçya’da Ness vardı. Aslında yoktu da vardı, herkes oraya gidiyor Canavar Ness’i görmeye, bir sürü para bırakıyorlar. Ama Ness, Mess yok. Bizde de mi varmış canavar ? Van Gölü Canavarı olmasın sakın ha ! Yok canım, ne Van Gölü ! Ben Ness’i, Mess’i nereden bileyim. Deme öyle, herkes bilir Ness’i. Tonlarca para akıyor her yıl oraya, Ness’i göreceğiz diye. Yeşil bir ejderha, ejderha oyuncaklarından tonlarca para kazanıyorlar, Ness’in içkisi bile var. Yok, canım, bizimki öyle Ness değil, bizimki alelâde bir canavar. Yok, yok medeniyet de değil, Namık Kemal’i nereden çıkardın şimdi ? Bir sus da söyleyeyim. Diyorlar ya, içindeymiş o canavar, aslında sen değilsin o, o sadece senin içinde, öyle diyor büyüklerimiz. Deme yahu, dur ağzımı açıp bir bakayım boğazıma, bir şey varsa görünür! Ya, öyle değil, sen de pek safdilsin! Canavar vasıtayı kullandığında çıkıyor, öyle her zaman çıkmıyor? Pekiyi, biz de bundan para kazanacak mıyız, İskoçlar gibi. Bir canavar dükkanı açsak, ne dersin, oyuncak yapıp pazarlarız turistlere. Anlatamadım galiba, bu canavar seni beni yediğinde mutlu olan bir canavar, öyle diyor büyüklerimiz. Aslında biz hiçbir şey yapamazmışız, o bizim içimizdeymiş. İşte kader, ne yapacaksın, bize boyun eğmek düşüyor. Deme yahu, hiç göremeyecek miyiz bu canavarı ? Bilmem, kısmet ! Parayı ödeyip arabalarına gidiyor iki arkadaş, eski bir Vosvos, binip arabalarına sahil yolundan yollarına devam ediyorlar.
(Gazete Haberi : “Trafik Canavarı yine iki can aldı, sahil yolunda aşırı sürat yapan bir sürücü karşıdan gelen Volkswagen marka bir arabaya çarptı! Hatalı sürüca hafif yaralı kurtuldu, karşıdaki vasıtanın içindeki iki kişi öldü. Trafik canavarı yine yapacağını yaptı”)